Metaverse - 1. Bölüm - Beklenmeyen Zafer
- Oğuzhan Özay
- 23 Eki 2024
- 6 dakikada okunur
“İyi oyundu…” diye seslendi “Chid” kullanıcı isimli Mete, kaybetmenin verdiği mutsuzlukla.
“Daha bitmedi!” diye bağırdı “Kage” kullanıcı isimli Yiğit. “Hala bayrağı geri kazanabiliriz!”. Ekibiyle üstüne gözcü kulesi yıkılmış bir siperin altından çıkarken. “Diğer adamlardan ümidi kesin bu oyunu biz taşıyacağız.” Her zaman ortalamanın üstünde bir oyun sergileyip geri kalan takım arkadaşları yüzünden oyunu kaybederdi. Bu durumun verdiği sinir her oyun üzerinde olurdu.
“Yiğit! Senin ekibin ve benim ekibim bayrağı geri almaya gidiyoruz. Geri kalanlar diğer bayrağa saldırmaya devam edin. Oğuzhan nerede?” diye talimatları dizdi “Ravenous” kullanıcı isimli Doğukan.
“Geliyorum az daha dayanın!” diye bağırdı “Kylex” kullanıcı isimli Oğuzhan.
Ravenous, Kylex’in böyle kritik bir anda kaybolmasına çok sinirlense de bir şey demedi ve planı uygulamaya devam etti. Ravenous ve Kage’nin ekibi ileride bir kraterin içine sığınıp hazırlanmaya başladılar. Kendini yeni toparlayabilmiş Chid de onlara sonradan katıldı. Birlikte kendilerinden 1 dakika koşu mesafesinde olan çember şeklindeki bir siperde olan düşmana saldırıp bayraklarını geri alacaklardı. Düşman ekipleri içinden bir türlü çıkıp kendi bölgelerine kaçamadıkları bu siperde destek bekliyorlardı. Kendi başlangıç noktaları ile aralarında, Ravenous’un az önceki planda bahsettiği rakip takım bayrağını çalmak için ilerleyen ekip, pusu kurmuş ve kendi bayraklarının aynı noktada kalmasını sağlamaya çalışıyorlardı.
100 kişilik 2 takım ile oynanan bu oyunda en zor iş takım oyunuydu. Onlarca oyundan sadece bir tanesinde iyi takım işi çıkarabilirdiniz. Geri kalanında ya çok iyi oynayan birkaç kişi veya ekip oyunu kazandırır diğerleri pek de bir iş yapmış olmazdı. Bu oyun ikinci türden bir oyun olacak gibiydi.
Amaç karşı takımın başlangıç noktasında bulunan bayrağı alıp kendi bayrağınızın yanına dikmenizdi. Bayraklar haritada daima görünür yani saklanamazdı. Başlangıç noktasından sadece rakip takım üyesi olan kişiler bayrağı olduğu yerden çıkarabilirdi ve bayrak bir kez çıktı mı geri takılıncaya dek –ya kendi bölgenize ya da rakibin bölgesine- her takımdan oyuncu tarafından taşınabilirdi.
Özel bir oyun modu olduğu için bu oyundaki ölümler karakterinizin ana istatistiklerine yazılmazdı. Sadece bu oyunun istatistiklerinde görünürdü. Tıpkı bütün özel oyunlar gibi.
Kullanabildiğiniz silahlar diğer özel oyun veya gezegenlere kıyasla çok daha sade araçlardı. Yüzlerce yıl önce gerçek dünyada kullanılmış tabancalar, taramalı tüfekler, pompalılar, bombalar, roketatarlar, helikopterler ve uçaklar. Oyunun birkaç farklı haritası da bulunmaktaydı ve deniz içeren haritalarda tekne, bot ve küçük denizaltı araçları da bulunmaktaydı.
Karşı takıma saldırma işinde olan kişiler arasında “Sierra” kullanıcı adlı Serra ve “Beranri” kullanıcı adlı Bera da vardı. Kendi bayraklarını oyunu kaybetmemek için gözden kaybetmemeye çalışırken bir yandan da rakip takımın başlangıç noktasına girmenin yollarını tartışıyorlardı.
Başlangıç noktaları etrafları 1 metre yükseklikte duvarla kaplıydı. En basit ve sadece yapıların bulunduğu bu harita en çok tercih edilenler arasındaydı.
“Plan değişikliği!” diye bağırdı Sierra Beranri ile tartışmasını bitirerek. “Hep birlikte bizim bayrağımızı alanlara saldırıyoruz. Diğer bayrağı sonra düşünürüz.”
Beranri’nin içine pek sinmese de umutsuz kabul etti bu durumu. Artık kazanmak için tartışmayı bırakmaları gerektiğini düşünüyordu.
“Siperde 11 kişi saydım. Sis bombalarını atın.” dedi “TheRc” kullanıcı isimli Berkant üstünde son derece ağır bir taramalı silah ile Kage ve diğerlerinin bulunduğu kratere geldiğinde. O bunu yaparken havada an ve an ateşlenmekte olan mermilerden birkaç tanesi vücuduna isabet edip can puanlarının azalmasına sebep olmuştu. Ağır bir silah taşıdığı için yeterince hızlı olamıyordu.
Etraflarında olan kargaşa da kendi planları kadar yoğundu. Eğer sistemin yakınındaki kullanıcılara daha iyi ses iletme özelliği olmasa muhtemelen ateşlenen silahlardan ve etrafa çarpan mermi seslerinden birbirlerini duyamazlardı.
Kraterdeki birkaç kişi ellerine sis bombalarını aldı. Sipere giden yolu sise boğacaklardı. Sierra, Beranri ve yanındaki 2 kullanıcıya bakarak “Üçünüz biz sipere arkadan saldırırken bizi savunun.” diye emir verdi. TheRc geri sayıma başlarken Beranri ve diğerleri kafa sallayıp arkalarına dönmüştü bile.
“3.”
Nefesler sıklaşmış ve oyunu kazanmak ile kaybetmek arasındaki ince çizgide yürüyordu herkes.
“2.”
Planı duyan diğer takım arkadaşları da bu saldırıya destek amaçlı orta bölgeye, sipere ve düşman karargâhına doğru taarruza kalkmıştı.
“1.”
Oyundaki birçok kişinin ilk defa rastlayacağı bir taarruz gerçekleşmek üzereydi.
“Şimdi!”
Emir ile sis bombaları atıldı ve yere değdikleri anda patlayıp anında belli bir alanı sise boğdular. Bu sırada olan her şey çok ani ve gürültülüydü. Kraterden ve karşı takımın bölgesinin yakınlarında bulunan tüm oyuncular birlikte sipere saldırıya geçti. Siperdeki 11 –aslında 16’ydı eğilenleri TheRc görememişti- o sesli ve bağırışlarla dolu ortamın en az 2 katı kadar yoğun bir gürültüye maruz kaldılar. Mermiler hiç olmadığı kadar ardı sıra üzerlerine yağarken yere yığılı kalmadıkları sürece ya önden ya da çok arkalarından gelen mermilerle can puanlarında hızlı bir azalış yaşayarak zayıflamaya başladılar.
Sierra birkaç adım koşmuş ve etrafı tararken düşman bölgesinden bir keskin nişancı tarafından tek mermiyle alt edildi. Bu süreçte Beranri’nin ve arkadaşlarının ateş etmesi sayesinde diğer kişiler saldırıya devam edebilmişti. Ama Sierra’yı vuran keskin nişancı kimse tarafından görülmemişti.
Eğer bu özel oyunda ölürseniz geri doğmanız 10 saniye sürerdi. Sonra kendi bölgenizde tekrar başlardınız savaşmaya.
Siper ve siper dışındaki düşman da intihar saldırısı yapan 20-30 kadar kişiye saldırmaya başlamıştı ve olan herkesin merkezinde olan siperdeki oyunculara oluyordu.
Siperden sıra sıra oyuncular eksilirken saldıranlar arasından daha fazlası alt ediliyordu.
TheRc yüzlerce mermi ile sağanak yağdırsa da ağır makinenin verdiği yavaşlıktan o da alt edilmişti. Kage’nin ekibi ve arkalarında Ravenous sipere ilk girenler oldu. Daha doğrusu hem azalan can puanları yüzünden ölmemek için kendilerini önünü temizledikleri sipere attılar.
Bağırışlar ve silah patlamaları arasından bir ses duyuldu.
“Bayrağı kapıp siperin ortasından havaya atın!” diye bağırdı Kylex.
“Ne saçmalıyorsun sen.” diye söylendi Chid, can puanının yüzde onunu iyileştirmek için ilkyardım kiti kullanırken. “Buraya girerken yarımız telef oldu. Oraya çıkarsak hepimiz alt ediliriz düşmana da bayrağımızı almak kalır.”
“Bana güvenin ve atabildiğiniz kadar atın!” diye bağırdı Kylex ve bir daha konuşmadı.
Tüm bunlar sis bombaları atıldıktan birkaç saniye içinde gerçekleşti. Siper içeri sızıldıktan 10 saniye sonra temizlendi bu süreçte TheRc ve Sierra’nın ardından 14 kişi daha yenik düştü.
“Hadi yapalım.” dedi Kage. İtiraz edilecek gibi olduğunda ise “Daha iyi bir planınız var mı?” diye sordu sinirli sinirli. Kaybetmeyi sevmezdi. Ama arkadaşlarına güvenilmemesini daha çok sevmezdi. Geriye kalanlar siperin düşman bölgesi tarafında kalan kısmına geldiler.
“Atalım mı?” diye sordu Kage. “Şimdi değil.” yanıtını aldı.
“Çocuklar” dedi Beranri. “Düşman bizim gibi taarruza kalkacak. Etrafımız sarıldı.”
“Yeniden doğduk.” dedi TheRc tekrar ağır makinelisine uzanmak yerine daha hafif bir şeyi aldığında. Dayanırsanız yarım dakikaya oradayız.
“Elimizden geleni yaparız.” dedi Ravenous. “Ama söz vermiyorum.”
Bu sırada Beranri’nin arkadaşlarından biri arkalarındaki keskin nişancı tarafından vuruldu. Beranri karşı takımın bölgesinde keskin nişancının yerini saplamaya çalışırken gökte bir şeyin düştüğünü gördü. Daha doğrusu alçaldığını. Bu bir uçaktı. Bir savaş uçağı. Demek ki 10 dakika önce patlayan uçakların yeniden yapılanma süresi dolmuş ve olmaları gereken yerde yoksalar orada tekrar olma özellikleri aktif olmuştu. Ama bu uçakta bir sıkıntı vardı. Ters gidiyordu ve gittikçe yaklaşıyordu.
“Yiğit şimdi.” diye seslendi Kylex. O an Beranri planı anladı. Kylex savaş uçağını bayrakları almak için kullanacaktı. Ama keskin nişancı onu anında indirebilirdi. Sadece kafasına gelen bir mermi hemen işini bitirirdi Kylex’in. Beranri yapılacak şeyi biliyordu.
O sırada Kage son taarruz için birkaç metre çapındaki siperin ortasına doğru diğerleri ile koşmaya başladı. Herkes bağırırken ve siperden çıkarken tek tek mermilere maruz kalmaya başladılar. Kage de alt edildi ve elindeki bayrak, Kage’nin karakteri kaybolurken Ravenous’a geçti. O an aynı zamanda Kylex karşı takımın bölgesinin tam üstünden düşman bayrağını son anda çekip almıştı. Bunu gören çoğu oyuncu önlerinden geçip neredeyse bir an görünen kahverengi yeşil karışımı savaş uçağına hayranlık ve sinir karışımı bir ifadeyle baktılar. Bu durum neredeyse sadece sosyal medyada fenomen ve ünlü yayıncıların yaptığı bir hareketti.
8 kişi siperin orasına koşmaya devam etti. Bir saniye sonra Ravenous’un da düşmesi ile bu sayı 5’e düştü.
“Geldim sayılır. Dayanın!”
Kylex karşı takımın bölgesinden çıktı ve aynı irtifada ilerlemeye devam etti. Bu sırada Beranri yapılması gerektiğini düşündüğü şeyi yaptı. Çıkıp keskin nişancının karşısına dikilip kendini vurmasını bekledi. Eğer bu olursa keskin nişancı mermisini değiştirene kadar Kylex biraz olsun ilerleyebilecekti. Düşündüğü gibi oldu. Tam kafatasından vurulup gerisin geriye düştü. Gördüğü ekranda yeniden doğuma sayaç varken üstünden bir şeyin geçtiğini hissedince gülümsedi.
Bayrak kendisini birkaç saniye tutan herkes tarafından düşürülüyor ama sürekli havada yakalanıyordu. O sırada son iki kişi bayrağı siperin ortasına getirmişti. O iki kişiden biri olan Chid bayrağı son anda tutup havaya fırlatırken önce takım arkadaşının alt edilişini izledi sonra kendisi alt edilip yeniden doğuş ekranına geçti.
Tam o anda havadaki bayrak herkesin şaşkınlığı arasında ters ilerleyen uçak tarafından kapıldı. Mavi ve kırmızı renkli iki bayrak aşağıda süzülürken ilerleyen savaş uçağı yavaşça yükseldi ve tüm takım arkadaşlarının bakışları ve düşman takım üyelerinin saldırıları arasında pilotunu bir bomba gibi bırakarak göğe çıktı. O sırada kafa üstü birkaç metreden düşen Kylex kendi siperlerinin üstünden geçerek yere çarptı. Bağırışlar ve mermilerin çarpması azalırken taklalar atarak can puanlarını yitirmeye başladı. “100,67,40,26,17.” O hızla kaymaya devam ederek tam bayrak bölgesinin önünde durdu ve sol elindeki iki bayrağı da 1 metre çapı olan çemberin içine koydu.
Herkesin ekranında mavi takım kazandı ibaresi belirirken Kylex’in tüm arkadaşları arasında bir kutlama bağırışı yükseldi. Can puanları kalktı ve herkes oyun haritası sıfırlanana kadar tekrar doğup ölümsüz oldu. Dostları Kylex’in etrafında toplanırken oyun hakkında heyecanlı heyecanlı konuşmaya, uçakla yapılan hareketin kendi perspektiflerinden nasıl gözüktüğünü sürekli birbirlerinin lafını keserek anlatmaya başladılar. Heyecanları devam ede dursun harita sıfırlandı ve herkes giriş lobisine ışınlandı. Gerçek hayatta saatin kaç olduğu giriş lobisindeki devasa kapının üstünde yazıyordu. Bunu gören oyuncuların çoğu oyundan çıkmaya başladı.
“Yarın aynı saatte mi?” diye sordu Sierra Beranri ile çıkış sekmesini ellerindeki dokunmatik hologramdan açarken.
“Benim ödevim var hafta sonuna ne dersiniz?” diye sordu Chid. Ona destek olan TheRc devam etti.
“Benim de işim var hafta sonu iyidir.”
Yarınki buluşmanın iptali kimsenin umurunda olmamıştı çünkü bu gece yeterince mutluluk hormonu salgılamışlardı. Herkes birbirleri ile vedalaşarak bir bir eksildiler. Uçak hareketi ile her sohbette övgü alan Kylex’te nihayet çıkış yapmıştı.
“METAVERSE’TEN ÇIKIŞ YAPILSIN MI?”
İçindeki mutluluk ve heyecan yavaş yavaş geçerken “Evet” yazısına bastı Kylex ve ekran karardı.
Comments